Laparoskopi ve Tüp Bebek

Laparoskopinin kelime anlamı karın (batın) boşluğunun gözlenmesidir.

Laparoskopi, kısırlık ve tüp bebek tedavisinde en invaziv cerrahi yaklaşımdır. Üremeye yardımcı teknikler çağında, laparoskopi  rutin bir test değildir. Ancak, kadın kısırlığında laparoskopinin hala önemli  bir yeri vardır. Gerçekte daha önce açık karın ameliyatı (laparotomi) gerektiren birçok işlem artık laparoskopi ile eşit ya da daha yüksek başarı ile yapılabilir. Pelvik organların (yumurtalıklar, tüpler, kalıtımsal rahim anomalileri) görüntüsü büyütülmüş olarak incelenir. Laparoskopik cerrahi iç organlara teması azaltarak yapışıklık oluşmasını engeller. Daha az enfeksiyon gözlenir. Hatta iyileşme sürecinin kısalığı hastaların ameliyat sonrası normal yaşamlarına daha kısa sürede dönmelerini sağlar.

Anormal HSG'si olan, daha önce alt genital bölgede enfeksiyon geçirmişliğe bağlı yoğun yapışıklıkları olan olgular, cinsel yolla bulaşan hastalıklar, önceden pelvik bölgede cerrahi girişimi olan veya öyküsünde endometriozis (çikolata kistleri) olan genç kadınlar laparoskopik cerrahiden yarar görebilir.

Normal HSG'si olan kısır kadınlarda anormal laparoskopik bulgu olma olasılığı  %21-68 arasında değişir. Anormal bulgular varlığında genellikle aynı seansta düzeltme yoluna gidilebilir. Bu nedenle tüm diğer kısırlık nedenleri araştırıldıktan sonra seçilmiş vakalara uygulanır. Hastanın geçirilmiş bir enfeksiyon öyküsü veya endometriozisle uyumlu bulguları varsa, rahim filminde anormal bulgular veya rahimin kalıtımsal anormal bulguları söz konusu ise, hasta için laparoskopi daha ciddi bir biçimde düşünülebilir.

Özetle, kısırlık tedavisinde laparoskopinin iki kullanım yeri bulunur. İlki tanısal amaçlı, ki bu günümüzde oldukça tartışmalıdır. İkincisi de kısırlığa neden olan bulguların giderilmesine yönelik yapılan laparoskopik girişimlerdir. Kısırlık tedavisinde karşılaşılan patolojik bulguların giderilmesinde laparoskopinin yeri tartışılmazdır. Laparoskopi, kameraların giderek küçülmesi sayesinde günümüzde pek çok hastalığın teşhis ve tedavisinde neredeyse ilk tercih edilmesi gereken bir yöntem haline gelmiştir.

Laparoskopinin Kısırlıkta Kullanım Alanları:

Karın içi yapışıklıkların açılmasında (tanı ve tedavi amaçlı).

Endometriozis tedavisinde, endometrioma (çikolata kisti) çıkarılmasında .

Tüplerdeki cerrahi girişimler (Tüplerin alınması veya tüplerin iptal edilmesi/tubal oklüzyon).

Dış gebelik operasyonu.

Hidrosalpinks (tüplerde sıvı birikimi) varlığında tüplerin çıkarılmasında.

Fimbrioplasti (Tüplerin açılması girişimi).

Polikistik overlerde drilling operasyonunda ( yumurtalarda yumurtlamayı sağlayıcı deliklerin açılması işlemi).

Açıklanamayan kısırlıkta alt karın bölgesini değerlendirme amaçlı.

Çok nadir vajinal yolla ulaşılamayan OPU işlemlerinde (tüp bebekte yumurta toplama için yapılan işlemler).

Yumurtalık kistlerini boşaltmak veya uzaklaştırmak amaçlı.

Myomları uzaklaştırmakta.

 

Laparoskopide Risk Faktörleri:

Aşırı şişmanlık,

Daha önceki operasyonlar,

Kalp hastalıkları (karın içine verilen gaza bağlı gelişir),

Gebelik durumu,

Yoğun karın içi yapışıklıklar,

Büyük karın içi kitleler.

 

Laparoskopik Komplikasyonlar:

Laparoskopik cerrahide kesi izinin küçük olması ve hastayı erken taburcu etmek gibi avantajların yanında, tüm cerrahi işlemlede olduğu gibi komplikasyon olasılığı da mevcuttur. Yaralanmalar daha çok karın içine girerken oluşur. Tüm komplikasyonları değerlendirdiğimizde verilen komplikasyon oranlar yaklaşık  0.6-4.7/1000'dir. Bu değişkenlik, yapılan işlemin basitliğine (sadece tanı koyma amaçlı ise) veya komplike olmasına (tedavi amaçlı cerrahi girişim) bağlı olarak değişiklikler gösterir. Tabii ki komplikasyonlar kısmen cerraha (deneyim) ve hastanın yapısına (obes/zayıf hasta) da bağlı olabilir. En sık gözlenen barsak ve mesane yaralanmalarının sadece %60 kadarı işlem esnasında fark edilir.

Karına giriş esnasında damar zedelenmeleri (küçük veya büyük damarlar),

Karın içi organ zedelenmeleri (barsak yaralanmaları),

Mesane ve idrar yolu yaralanmaları,

Gaz embolisi,

Anestezi komplikasyonları,

İnsizyon hernileri (fıtıklar) olabilir.

 

Avantajları:

Küçük kesiler,

Kısa hastanede kalış süresi,

Kesi yerinin küçüklüğüne bağlı daha az ağrılı olması,

Normal yaşama daha hızlı dönüş,

Daha az enfeksiyon riski,

Daha az komplikasyon,

Yara fıtığı oluşma riskinin daha az olması,

Daha estetik (küçük kesiler nedenli),

Daha az kanlı bir girişim olmasıdır.

 

Artık günümüzde mikro laparoskopi temel olarak tanısal amaçlarla yapılır, işlem esnasında bir patoloji saptanırsa geleneksel laparoskopiye geçilmektedir. Böylelikle hastanın normal hayata dönüşü daha çabuk olur. Laparoskopi tekniklerinin ve cihazlarının da gelişmesine bağlı olarak artık günümüzde laparoskopik girişimler gittikçe artmaktadır.

Mikrolaparoskopinin en önemli avantajlarından birisi de, daha önceden büyük bir kesi ile operasyon geçirmiş, ve yapışıklık olma olasılığı yüksek vakalarda klasik laparoskopiye göre çok daha güvenli olmasıdır.

Uygun olgularda gebelerde de (erken gebelik) laparoskopi komplikasyonlarının emin ellerde eskiye göre daha düşük olması, cerrahları da ilk tercih olarak laparoskopik girişimlere yönlendirmektedir.