Üremeyi Koruyucu Yöntemler

Kanser hastalığına rağmen çocuk sahibi olmak mümkün mü?

Tedavi sırasında alınan ışın ve kemoterapinin daha sonraki çocuk isteğine olan etkileri nelerdir?

Tedavi sonrası gebelik mümkün mü?

Gelecek nesile kanser genetiği aktarılır mı?

Üremeyi koruyucu önlemler neler olabilir?

Tüm bu soruların cevabı ne yazık ki henüz geniş çaplı taramalara dayanıyor.

Kanser hastalığı ve tedavisinin anne ve baba adaylarına yapabileceği hasarlar dışında, yeni doğacak nesli de negatif etkileyebileceği bilinen bir gerçek. Bazı kanser hastalarında tümör direkt üreme organlarını etkileyebilir (kadında yumurtalık kanseri, erkekte testis kanseri), bazılarında ise uygulanan tedaviler sonrası (kemoterapi/ radyoterapi) çocuk sahibi olmak mümkün olmayabilir.

Kanser hastaları da artık çocuk sahibi olabilir. Günümüzde kanser tedavisi sonrası tüp bebek yöntemleri ile gebelikler ve doğumlar da azımsanmayacak düzeyde. Dondurulmuş spermler veya dondurulmuş embriyolar ile tüp bebek gebelikleri artık tüp bebek merkezlerinde rutinde uygulanan işlemler ve başarı oranları da teknolojik ilerlemelerle her geçen gün daha da artmakta.

Kadında meme kanseri, rahim ağzı kanseri, lemfoma, barsak kanseri, lösemi, erkekte testis kanseri, prostat kanseri en sık rastlanan kanser türleridir. Bu vakalarda tedavi öncesi sperm, yumurta veya döllenmiş embriyo dondurularak saklanabilir, böylelikle çiftlerin tedavi sonrası tüp bebek yöntemi ile çocuk sahibi olmaları sağlanır.

Menopoz öncesi görülen rahim içi zarı kanserinin çocuk sahibi olmamış hastalarda rahmin alınması nedeniyle kalıcı olarak çocuk sahibi olamamaya yol açtığı biliniyor. Üremenin korunması sadece erken evre ve rahmin yüzeyel tabakasına sınırlı hastalarda mümkün. Erken teşhisi yapılan bu rahim kanseri hastaları grubunda yüksek doz progesteron tedavisi ile hastalığın rahim alınmadan tedavisi mümkün. Hastalar çocuk sahibi olduktan sonra rahimleri alınabilir.

 

Yumurtalık Dokusu Ve Yumurta Dondurulması 
Yumurtalık dokusu dondurulması özellikle ergenlik çağı öncesi çocuk hastalar ile bekâr veya partneri olmayan erişkin hasta grubunda düşünülmelidir. Ancak yumurta dondurulması sonrası gebelik oranları, embriyo dondurulmasına göre çok daha düşüktür.

Puberte öncesi çocuklarda görülen kanserlerde (lösemi, lemfoma) yapılan tedavilerin, uzun vadede doğurganlık üzerine olan etkileri hakkında kanıta dayalı yeterli bilgi olmamakla birlikte, bu olguların birçoğu kısır kalmaktadır. Buna rağmen dünya literatüründe çok seyrek de olsa spontan gebelikler bildirilmiştir.

Kanser tedavisinin yan etkileri doğurganlığın devamını sağlayan gamet hücreleri (yumurta ve sperm) üzerinde şüphesiz geri dönüşümü olmayan hasarlar yapabilir. Ancak günümüzdeki uzman yorumu olarak genel görüş, eğer daha sonra gebelik oluşabildiyse, gamet hasar görmemiş anlamında olabileceği gibi, gebelik oluşmadığında ise gametler zarar görmüş anlamına gelebilir.

Erkekler kadınlara göre daha şanslı olabilirler, çünkü erkeklerde sperm üretimi tadaviden bir süre sonra normal devam edebilir. Bu süreç hakkında da yorum yapılamıyor. Ancak çocuk isteğinde yapılan sperm testleri ile sperm kalitesini belirlemek mümkün olsa da, genetik materyalin hasarını belirlemek mümkün değil.

Kadınlar ise olan yumurtalarıyla yetinmek zorundalar, kadınlarda yeni yumurta üretimi olmuyor. Kadının yumurtalarının etkilenmesi sonucu gebelik mümkün olamıyor.

Günümüzde kanser hastalarına önerilen, tedavi öncesi sperm, yumurta veya embriyo dondurarak saklamak ve tedavi sonrası en uygun zamanda tüp bebek yoluyla çocuk sahibi olmayı denemek. Eskilerde dondurulmuş embriyo ile gebelikler %20'lerde verilirken, şimdi bu gebelik oranları %30-40'larda gözleniyor.